metinler.gif (2661 bytes)
- MEDICAL NEMESİS * -

*Anarşist papaz İvan İllich, yazıya adını veren eserde “Tıp Endüstrisi”nin işleyişi üzerine çarpıcı ve yerinde tespitler yaparken yeni dünya düzeninin –eskiden de aynı şeyi yapıyordu ama 90’ların başından itibaren

tek başına hallediyor- işi bugün vardırdığı boyutu tahmin bile edemezdi. Illich kitabında 70’lerdeki düzenleri anlatıyordu. Bugün daha ileri tekniklerle icra-i sanat eyliyor. Sermaye yalakası ve ünlü medya şavalağı Marshall

McLuhan, 50’lerde ortaya attığı Global Köy kavramıyla –herzesiyle- işte bu pozisyonu anlatır.l

2.Dünya Savaşı yıllarında (fuck the) USA‘den başlıyarak yan etkisiz ve ilaç etkileşimsiz güçlü analjezik hint keneviri bütün dünyada yasaklandı. Hollanda ve Nepal gibi birkaç ülke haricinde, kullanımı bir yana üretimi dahi kanunlarda suç sayıldı. Amaç, İsviçre bazlı Yahudi ilaç tröstlerinin ürettiği pahalı ağrı kesicilerin piyasanın tek hakimi kılınmasıydı. Oysa kenevir, herkes tarafından pek çok iklimde yetiştirilebilir bir bitki olması dolayısıyla çok ucuz ve kullanımı kolay bir ilaçtır. Çok güçlü bir ateş düşürücü olan kinin, Quinin ‘in üretiminin durdurulması yine benzeri bir ticari operasyondur. Afrika kökenli Quina Quina ağacının kabuğundan üretilen kinin , yüzyıllardır sıtma tedavisinde başarıyla kullanılmış bir ilaç olup, bilinen tek yan etkisiz ilaçtır. Tıpkı hint keneviri gibi üretimi çok ucuza mal olmaktadır. Acı oluşu dışında kullanımında hiçbir zorluk ta yoktur –ki bu sorunda tatlandırıcı kaplı draje ya da nişasta bazlı kapsüle dönüştürülerek halledilebilir.

Sanırım aynı zihniyet yakında doğal sakinleştirici Passiflora Incarnata ve yara yanık benzeri deri tahribatlarını çok kısa sürede ve neredeyse iz bırakmadan iyileştiren güçlü doku yenileyici Centella Asiatica ve bunlara benzer şekilde yaygın kullanımı olan üç beş ilacı da yasaklatacak ya da –en azından- üretimini durduracaktır.

Sermaye,herkesin kendi kendine üretebileceği ya da ucuza temin edebileceği hiçbir şeyi sevmez ;aksi taktirde para kazanamaz.

Yan etki demek yan etki giderici ilacın da birlikte kullanımı yani daha çok para demektir. Güçlü ve hızlı etki , beraberinde kısa sürede etkin tedavi demektir. Halbuki tüketim miktar ve süresinin uzun olması ilaç tröstleri için bir ilaçta aranan önemli özelliklerdendir. Bağımlılık ve/veya bağışıklık yine arzulanan bir özelliktir. Bu sayede yine tüketim süresi ve miktarı artar.

Kısacası amaç tedavi ,hastalıkla savaş gibi bahanelerle para kazanmaktır.

Tröstlerin üzerinde önemle durdukları başlıca ilaç türlerine kısaca bir göz atalım ; ağrı kesiciler , ateş düşürücüler,mide yanması ve gaz gidericiler ,antibiyotikler ve vitaminler. Az önce adı geçen doğal ilaçlardan başka pek çok meyve ,ot ,kök , çiçek yada tohum yukarıda bahsedilen ilaçlardandır. Fabrikasyon ilaçlardan çok daha etkilidir ancak ilaç tröstlerinin sistemleri, uygulanan güya pozitif tıp eğitimi bütün bunları faydasız görmekte ve göstermektedir. Aslında birçok hazır ilaç doğal kaynaklardan elde edilmektedir. Bir ilginç nokta ise doğal kaynaklardan elde edilen etken maddelerin yan etki gidericisi genellikle yine aynı bitkide mevcuttur. Dolayısıyla bitkinin kendisi direkt kullanımda çok daha sağlıklıdır.

Antibiyotiklerde de benzer bir durum vardır. Küflü peynir, yoğurt vs. gıdalarda bulunan doğal antibiyotikler vücuda zarar vermezken sentetik antibiyotikler vücudun bağışıklık sisteminde önemli ölçüde tahribat yapmakta , çok az ölçüdeki mikrobik saldırılara dahi vücut karşılık veremez hale gelmekte, basit rahatsızlıklara bile –soğuk algınlığı,nezle vs.- antibiyotik ilaçlara muhtaç hale gelmektedir. Bazı durumlarda

antibiyotik kullanılması hasta için ölümcül olabilmektedir. Sonuçta antibiyotik ilaçlar için sadık ve bağımlı bir tüketici kitlesi oluşturulmaktadır. Antibiyotiklerin pek çoğunun ortak özelliği “pahalı” ilaçlar olmalarıdır.

Psikiyatride durum çok daha ciddidir. İnsanlık tarihi boyunca , toplum normlarının dışına çıkan pek çok kişi aslında hasta olmadıkları halde sosyal bir ideolojinin uzantısı olarak “deli” olarak nitelendirilmiş, işkencelere maruz kalmış ,hapsedilmiş , hatta acı veren metodlarla öldürülmüştür. Bunların çok önemli bir kısmı

Ciddi anlamda muhalif görüş ve/veya spritüel yeteneklerinin bir yansıması olarak çoğunluktan farklı bir gerçeklik algısı sahibidir.

Bugün yaygın ve egemen ideoloji biopsikiyatridir. Buna göre bütün zihinsel hastalıklar beyindeki birtakım kimyasal bozukluklardan kaynaklanmaktadır. Ruh zaten pozitif bir fenomen değildir. Bozuklukların kaynaklarına gelince , aslında bunlar çokta önemli değildir. Sosyalizasyon sürecinde ki aksamalar , hayat şartlarının baskısı ya da modernizmin yarattığı çelişkiler vs. vs. vs. Önemli olan birtakım maddelerle beyindeki başka birtakım maddelerin sentezini sağlamak , EKT denen elektrik şoku tedavisi !!! İle hastanın yola getirilmesi buna eşlik eder.

(Aynısını aynasızlar yaptığında buna işkence denilir.)

Kullanılmakta olan psikoaktif ilaçların , beyindeki bir veya birkaç maddenin düzeyini ayarlarken , başka maddelerinin düzeylerini bozduğu psikiyatrlarca bile kabul edilmektedir. Bu ilaçların prospektüslerine bakmak durumun vehametini , tıbbın bilimsel aczini , en önemlisi de uygulamadaki vahşetini görmek için yeterlidir. Tabii bu beyindeki kimyasal olayların bilinen çok az bölümüdür. Henüz keşfedilmemiş beyin Nörokimyasallarına bu maddelerin etkisini , tahmin ve hayal bile edemiyor insan.

Hasta saldırgan mı ver yatıştırıcıyı, yetmiyorsa uyuşturucuyu, oda yetmiyorsa uyutucuyu. Gördün mü artık saldırgan değil. Onu iyileştirdik. Diğeri içine kapanık demek. Hımm uyarıcı verelim. Vaay ,efora bak! Adam olimpiyatlara katılsa rekora gider .Bak onu da tedavi ettik. İşte bakış açısı bu.belirtileri yok ettiğin zaman rahatsızlıkta yok olmuş demektir. Aldatıldığı başarısız olduğu için insanlara ve kendine güvenini kaybetmiş olması, sevgi görmeden yaşaması, varoluşa, evrene, yaratıcıya dair kafatasında dönüp duran sorular, sistemin sömürürüsünden zarar gören insanlar, toplumlar hatta doğa adına çektiği acı, suçluluk duygusu, şu ya da bu yönlü nefret... Bunların “pozitif bilim”olarak pskiyatri için hiçbir anlamı yok. Çünkü bunlar ölçülemez. Eee bilim ne buyurur?

-Ölçemiyorsan yoktur!

Tıpkı aşkın varlık gibi...

Bu arada parapsikolojik olaylardan bahsetmeye gerek bile yok. Çok komik hasta öyküleridir cin çarpması, karabasan, mahlukat baskısı, korkutulma falan filan. Aklı başında herkes bunların obsesif –kompulsif reaksiyonlar olduğunu bilir.

İşte psikoloji sen paradan haber ver.

LONEWOLF