metinler.gif (2661 bytes)
 

wbphoto1.jpg (9750 bytes)

-W. BURROUGHS'UN ÖLÜMÜ ÜZERİNE YAZI GİRİŞİMİ-



Her ne kadar son yıllarda Kurt Cobain ve U2 gibi güvenilir olmayan tiplemelerle görsekte yine de severdik Burroughs’u.Keouac, Ginsberg ve Burroughs Beat generation’un en mühim ismiydi. Allen Ginsberg daha yeni ölmüştü. Daha buna alışılmamışti ki Burroughs’un ölüm haberi geldi. Tam 83 yaşındaydı öldüğünde. Son yıllarını kedileriyle beraber sakin bir yaşam sürerek geçiriyordu. Beat’in en cafcaflı döneminde en yaşlıları Burroughs’tu. Fakat kaderin garip cilvesi üçünden en son o öldü. William Burroughs’un hayatında ki en önemli olay karısını vurmasıdır. Meksikada arkadaşları ile çokca içtiği birgün karısına seslenir. “Haydi Giyom Tell’cilik oynayalım.” Ve karısının başına şişeyi yerleştirir. Silahını çıkartır ve ateş eder. Fakat ufak bir hatayla şişe yerine yerine karısını vurur. Daha sonra binbir katakulle ile ABD ye kaçar. Burroughs bu olayı şeytanın kendisi ile oynadığı bir oyun olarak olarak kabul eder ve tüm hayatı değişir. Çünkü artık yazmaya başlamıştır.

       avedon4g.jpg (15006 bytes)

Uyuşturucu dünyasında yaşamak çerçeve içine alınmak tutsak edilmektir. Alışkanlığın tutsağı olan Junkie sosyal konformistin simgesidir. Pusher’dan polise, pek çok güce boyun eğer. Morfin bağımlılığı insanoğlunun en sefil alçalmalarından biridir. İşin daha da kötüsü Junkie bu alçalmalarını farkına varamaz. Yalnızca bedenin acılarına son verebilmek için daha fazla Junk’a gerek duyar. Oysa şırınga edilen junk, kişinin otonom bilincine egemen olan bir virüstür. Morfinmanın yaşamı acı dolu ve umutsuz dur. Hiç bir şey üretemez.Tükenmiştir. yaşama karşı büyük bir iştahsızlık duyar. Morfin bağımlılığı gerçeklik duygusunu sınırlar, köreltir.

 

Burroughs, uyuşturucular dünayası ile baskıcı tolum arasında sofistike bir ilişki kurar. Junkie sistemin tutsağıdır. Fakat sisteme yakalanmış bir başka kişinin yaşamı (eğer buna yaşam denilebilirse) Junkie’nin yaşamından pek farklı değildir. Junkie tüm sistem tutsaklarının tipik örneğidir.

 

“Bağımlılığın pek çok çeşiti var ve kanımca hepsi de aynı temel yasalara tabidir.” Diyor Burroughs ve ekliyor, “hertkes bir şeye bağımlıdır ama kimse ‘ben bulmaca çözme bağımlısıyım’ yada ‘ben hi-fi tutsağıyım’ demeye cesaret edemez.

 

Birinci anlamıyla junk, afyon ve (başta morfin ve eroin olmak üzere) türevlerini ifade eder. Fakat yanısıra, kullanılmış, tüketilmiş, ve atılmış çöp anlamına gelir. Uygar toplumumuz durmaksızın kullanılıp atılantüketilen objeler imal edilen tüketim kültürüyle çevrelenmiştir En çok çoğaltılan obje iğnedir (needle). Bedene boşalır ve junkie mükemmel bir tüketicidir. İnsan bedeni de kullanılıp tüketilecek ve sonra da bir yana atılacak bir yığındır.

wsbporch.jpg (17539 bytes)

Burroughs’un anarşişt özü, bürokrasiyi eleştirirken netlik kazanır. Bürolar tıpkı uyuşturucu virüsü gibi kanser yapısıdır. Toplumun dokularını sarmaşık gibi sararlar. Suç işleme yada suça azmettirme alışkanlığından vazgeçmeksizin yaşayan morfin polisi gibi. Büro ‘da devlet olmaksızın varlığını sürdüremez. Oysa Burroughs’un tasarladığı biçimiyle ‘kooperatif’ devlet ile birlikte varolamaz.

 

Burroughs, dünyanın gidişinden duyduğu umutsuzluğu dile getiren bir ‘yeni zaman peygamberi’ fakat bir ahlakçı değil. Olsa olsa bir nihilist. Sansürün tarihçesinde bir dipnotu. Kendisiyle yapılan bir söyleşide, çağdaş buluşların oluşturduğu yeni çağa ve çevreye uygun düşen bir mitoloji yarattığını söylüyordu. Bu cool yazar bireyin kişiliğini sonuna dek sömüren çağımızın tüm baskılarını dramatize derek bir mitoloji yartmıştı.

 

(İkinci paragrafan sonrası H.T.’nin “Müzik ve Muhalefet” isimli kitabından alınmıştır. Ustanın hoşgörüsüne sığınıyoruz.)